10.09.2014

haberin yok ölüyorum

hiç iyi değilim aslında uzun zamandır. özellikle son 6-7aydır. özellikle son birkaç gündür .Kimseyle konuşmak istemiyorum. Kendi düşüncelerim o kadar büyüdü ki içimde beni boğmaya başladılar. Hiçbirşeye tahammülüm yok. Her an her şeye sinirlenebiliyorum.Arada gülümseyebiliyorum yalandan da olsa. O kadar yorgun hissediyorum ki bazen kendimi bile zor taşıyorum.
O kadar sıkıldım ki yaptığım işten hayatımdan kendimden. Elimde kolumda tonluk yükler var sanki. Çırpındıkça daha da derine çekiyor.
Uzun süre yalnız kalmaktandır belki tüm bunlar, bilmiyorum. Kendimle baş başa kalmaktan diğer insanlardan uzaklaştım iyice.
öyle bir şey ki bazı insanlara özellikle tutarsız olanlara, böyle sürekli kocaman kocaman gülüp dünyanın en mutlu en güçlü insanları olduklarını iddia eden sahtekarlara, onları pohpohlayanlara' oturdukları yerden ahkam kesenlere 1 saniye bile katlanamıyorum.ve işin kötüsü tepkilerimi de gizleyemiyorum.
insanların neyin var sorularından bunaldım.
Çok küfrediyorum Çok sigara içiyorum. Bir günü belki en fazla on cümleyle bitirdiğim oluyor..
Yani bende durumlar pekte iç açıcı değil be demirbey.
insanların -hatta çoğunlukla en yakınlarımın-sandığı gibi güllük gülistanlık bir hayatım yok benim. Her hafta sonu fethiyeye gitmek dışarıdan görüldüğü gibi oh ne güzel hayat değil. Deli sikmiş gibi her hafta 300km yol gidip ne aileni mutlu edebiliyorsun ne sevgilini.Kendi mutluluğumdan geçtim zaten artık.Herkese yetişmeye çalışırken aslında hiç kimseye yetişemiyorum.
insan en keyif aldığı basit şeyleri bile yapamıyorsa ne anlamı var ki bu yaşadıklarımızın? sevdiklerinin yanında olamıyorsa? yaptığı herşey boş geliyorsa... ne anlamı var?
ömrüm hiç gibi geçti işte.
umarım geçicidir bunlar . Ama nasıl geçecek hiç fikrim yok.

yazmamam daha hayırlıymış değil mi? Benim içim yerlerince karanlık bari etrafımdakileri karartmayayım.

k.müb.

10.08.2014

Yıllar Sonra Hala Ölmemişiz

Dört yıl olmak üzere farklı bir yola çıkmaya zorlanalı en Küçük Mübaşir.
Kendi adıma önümde iki yol vardı. Seç birini dediler yıllar yıllar önce. Seçtim ben de. Ucu nereye çıkarsa çıksın, ağrıyan dizlerime rağmen yürüdüm durdum. Ucu bir yere çıkacak ümidiyle...
Çıkmadı işte. Dedim ya dört yıl olacak neredeyse çıkmadığını öğreneli.
Ben o gün bugündür savruluyorum yaprak misali. Hep sonbahar bende. Gecelik yalancı çiçek açışları ve daha sabahına kalmadan inleyerek dökmeler..

Merak ettiklerimizin sayısı arttı dediğin gibi. Arttı artmasına da beni cevapları umursamaz oldum. Kendi cevabımı veriyorum kendi merakıma. Kimseyi dinlemeye anlamaya tahammülüm kalmamış. İki şakağıma düşen aklar yaptırıyor bunu bana (Evet, bunun nedenini de merak ettim ve araştırmadan suçu saçımdaki aklara attım.).

Teknoloji bir diğer deyişle (Cenk&Erdem deyişi) teknol ilerledikçe gördük birbirimizin fotoğraflarını, nerede ne yapıyor olduğumuzu takip ettik birbirimizin, aramaya üşenir oldu ellerimiz. Küçük Mübaşir mi? Ha o şu ilçenin şu restoranında akşam yemeğinde şunu yemiş, şununla birlikte yemiş. Fotoğrafından anladığım kadarıyla da gayet mutlu. Bu kadar. Bir de birbirimizden dinlemeyi unuttuk olanı biteni.

Küçük Mübaşir, büyük dost. Ben insanları dinleme yetimi, insanlara olan tahammülümü kaybettim. Ne kadar çok insanla iletişim kurarsam bir gün içinde o kadar kötü diyorum geçirdiğim güne.

Ha ben de merak ediyorum ne oldu o dört yılda sende. Söyle, anlat. Bir bana anlat gerekirse, kimse okumasın. Ben burada bekliyor olacağım ve inan gerçekten merak ediyorum.

Öpüyorum çillerinden..


8.08.2014

demirbey'e açık mektup.

mesela ben durup dururken şimdi neden bu bloga geldim yeniden demirbey? en son 2012'de yazmamışız buraya. hatta amacına uygun yazdığımız en son 2010 nerdeyse. nerden baksan 4 yıl olmuş. bir saçmalık var bu işte anlamadıklarımız günbegün çoğalırken biz bambaşka uğraşlardan yazamamışız buraya. bana bunları anlat demirbey. 4 yıl da neler oldu da biz bugün olduğumuz insanlara dönüştük. varsın okuyanımız olmasın, varsın bu blog amacından sapsın -zaten amacını unutalı yıllar olmuş- ama sen bana anlat ben sana anlatayım. 
mektup arkadaşın gibi düşün beni. hikayelerinden öte kendi hikayeni anlat bana. 

10.06.2012

Gel Gel! Takip Edin Beni Gelin

Burası nasıl da 40 takipçi çekti anlamıyorum. Yazmayı bıraktığımızda 10 ya var ya yoktu. Şimdi 40 olmuş.
Aktif olmayan blogları da twitter hesaplarını da takip etmeyin arkadaşlar. Bakın küçük mübaşirin de benim de ayrı ayrı aktif blog adreslerimiz var zaten.

http://kucukmubasir.blogspot.com/  (Mesela bu küçük mübaşirin içini döktüğü mecra)
http://demirbeyvebiyiklari.blogspot.com/ (Bu da benim, demirbey'in ayda en az 2-3 defa içini boşalttığı yer)

Yazmadıklarımızı okuyamamak yerine yazdıklarımıza göz atarsanız sevinirim. En azından benim yazmamdaki amaçlardan bir tanesini (Çokça okunmak) gerçekleştirmiş olursunuz ki mutluluktan ayaklarımı birbirine bile sürtebilirim.

(Tabi umarım bir gün buraya da yazacak bir hikaye uydururuz sevgiğanım'la. )

23.11.2010

demir demir veriyorum sana emir!

o zaman 25 izleyicimize daha fazla haksızlık yapmadan derdini söyle de. babaların sana anlatsın!

22.11.2010

heyecanlanmayın lan

bu sayfaların yazarlarından demirbey , kendi başına gelenlere anlam veremezken nasıl başka insanların yaptığı şeyleri garipsesin,sizlere bana bunnarı anlatın desin.siz bana benim başıma gelenlerin neden niçin olduğunu deyin hele,ben o zaman başlayayım yine bişeyleri merak etmeye,yazayım.

(tamam yazmama nedenim bu değildi aylardır ama olsun.bu blog u şu şartlar altında yazması en saçma,en abes olacak kişi benim.fak dı sistım)

3.12.2009

bana bunu anlat demir!



bu blogu büyük bir heves ve heyecanla açıp, sadece 4 kayıt girip, izleyicilerimizde yaratığımız hayal kırıklıklarını anlat bana demir. hayat bizi nerelere savurdu, neler değişti bunlarla gel bana. yazısız geçen 2 tam bi çeyrek ayda herkesi herşeyi anlar mı olduk yani? söyle demir bey anlamak istiyorum neden yarım kaldı bu blog?

24.09.2009

No Signal?




Ey üşengeç olduğundan şüphe ettiğim insan!

Kendini tamamiyle koyvermemiş olmakla birlikte her an 'Bakın kendimi koyverebilirim' şeklinde algılamış olduğum bu tavrın nedeni nedir?Fıs fıs İsmail'le aynı kafada mısın yoksa?

Senin için sadece ağız kokun önemli sanırım,dişleri siktir etmişsin.Ya bir gün evden dışarı çıkarken ağzına atmış olduğun o aromalı sakız ,fırçalamadığın için sikeren dişindeki arızalı bölgeye denk gelir de beynine doğru fena bir zonklama yükselirse?hemen cevap verme düşün.hemen ağzından 'Diş kere senin ananı...' diye bir vaveyla yükselecek haksız mıyım?

E peki o diş neden o hale geldi.3 dakikanı ayırmayıp çenen çıkana dek sakız çiğnemeyi seçtin.Bu da korur oğlum isviçreli bilim adamları öyle demiş,diş fırçaşamayla aynı işi görebiliyormuş bu sakız dedin.ben o isviçreli bilimadamlarını bi bulsam zaten.Bi güne bigün bi yaralı parmağa işeyememiş bilim adamlarını toplamışlar bi ülkeye antin kuntin testler yapın onay verin demişler sanki.Ama yine de eminim ki o bilim adamları bile o sakıza o onayı vermelerine rağmen zahmet edip o canım,o yerine yenisi gelmeyen dişlerini fırs fırs fırçalıyorlardır.

Sen dişini fırçala yine at üzerine sakızı,midenden gelen kokuyu alır,bu kabulüm.Öpüşme durumu olur neme gerek.Sen yine çiğne sakızını,ceset gibi kokmasın ağzın.Ama balım,ama paşam dişlerini de fırçala.Neye vermiyorsun ki 3 dakikanı.Ki öğlen hemen hemen kimse diş fırçalamaz,dolayısıyla günde 3 değil 2 defa fırçalaman kafi.2 x 3= 6. Bak ben üşenmedim hesabını bile yaptım koydum önüne ve emin ol 3 dakikadan çok daha fazlasını verip seni düşündüm saatlerce,sonra da bu yazıyı kaleme aldım.Zira seni anlamadığımı,anlayamadığımı,bu eylemine bir neden bir gerekçe bulamadığımı farkettim.Hazır böyle de bir blog açmışız,oradakilere sorayım.Belki okurlardan biri de senin kafadandır,cevaplar merakımı giderir dedim.

Hem sen korkmaz mısın dişçi zımbırtılarından benim gibi?Çekinmez misin o meretin çürüyünce verdiği acıdan kederden?Özenmez misin o reklamlardaki inci dişli abilere ablalara?6 dakika be paşam,abanma bu kadar sakıza.Ağız kokusunu önemseyen ama ağzın ta kendisini önemsemeyen insan!Mantıklı bi açıklaman vardır umarım bana..

Tek cümleyle özetlemek gerekirse: Tüm gün boyu dişini fırçalamaktan umumiyetle kaçınan velhasıl mukadderat dışarı çıkarken ağzına bir sakız alıp tüm temizlik vazifesini yerine getirdiğini sanan canım kardeşim,ben seni anlamayı çok istiyorum yeah!!


(Edit:   -Biz biz idik , 32 kız idik, ezildik büzüldük ,iki duvara dizildik.diş!nedir?

            +Diş

             -Eferim 

şaşkın damat filmine selam olsun)

6.09.2009

uzun uzun yazamasamda şu an...

ben kız babalarını anlamayı çok istiyorum. psikolojik olarak çözümlemesini yapan yapabilen gören duyan varsa lütfen bildiklerini benden sakınmasın.
öpüyorum.

3.09.2009

Kuzu kurdun, yol fordun!


Toplu taşıma araçlarında ayakta kalan genellikle orta yaş üstü teyzeler sizi anlamayı gerçekten çok istiyorum. Size söylemek istediğim hatta çemkirmek isteyipte içime attığım birkaç şey var.

1.si acaba diyorum arkanda ben değilde t.şakklı yağız bir anadolu delikanlısı olsaydı da bu kadar rahat dayanırmıydın onada arkadan. Ama yok yani dayanmayacağın gibi birde delikanlıya etmediğin lafı bırakmazdın değil mi? Peki arkandaki gencecik kızlara hiç mi acımazsın?
2.si tamam arkamda bir hatun var oh götü sağlama aldım diye mi düşünürsün?
3.sü bi sor bakalım kızcağız senin sıcaklığını hissetmek istiyor mu? 
Yani tamam hani eylemsizlik prensibi diye birşey öğrenmiştim bir zamanlar. Şoförün gaz ve fren pedallarıyla olan münasebetinden etkileniyorsun ister istemez. O andaki 'anlık' temaslarını anlıyorum. Ama sen arkandakini yastık sanıyorsun be teyzecim. Yol boyunca veriyosun götünü bana, sonra ooooh. Yol boyu yumuşak yumuşak gidiyorsun. Oldu canım! 

Tamam bende kabul ediyorum gayet sıkı ve çekici bir popom var ama ben onu sen gelipte otobüste bana yaslanasın diye bugünlere getirmedim. Ama gerçekten bu durumdaki ruh halini merak ediyor ve seni anlamayı yürekten istiyorum.

Ama sana şu kadarını söyleyeyim gencecik kızların hayalleriyle oynuyorsunuz olm. Sonra o travmaları atlatamıyor garibanlar. Yani kız nasıl anlatsın derdini sonra bir teyze dayandı arkadan diye olacak şey mi.