10.08.2014

Yıllar Sonra Hala Ölmemişiz

Dört yıl olmak üzere farklı bir yola çıkmaya zorlanalı en Küçük Mübaşir.
Kendi adıma önümde iki yol vardı. Seç birini dediler yıllar yıllar önce. Seçtim ben de. Ucu nereye çıkarsa çıksın, ağrıyan dizlerime rağmen yürüdüm durdum. Ucu bir yere çıkacak ümidiyle...
Çıkmadı işte. Dedim ya dört yıl olacak neredeyse çıkmadığını öğreneli.
Ben o gün bugündür savruluyorum yaprak misali. Hep sonbahar bende. Gecelik yalancı çiçek açışları ve daha sabahına kalmadan inleyerek dökmeler..

Merak ettiklerimizin sayısı arttı dediğin gibi. Arttı artmasına da beni cevapları umursamaz oldum. Kendi cevabımı veriyorum kendi merakıma. Kimseyi dinlemeye anlamaya tahammülüm kalmamış. İki şakağıma düşen aklar yaptırıyor bunu bana (Evet, bunun nedenini de merak ettim ve araştırmadan suçu saçımdaki aklara attım.).

Teknoloji bir diğer deyişle (Cenk&Erdem deyişi) teknol ilerledikçe gördük birbirimizin fotoğraflarını, nerede ne yapıyor olduğumuzu takip ettik birbirimizin, aramaya üşenir oldu ellerimiz. Küçük Mübaşir mi? Ha o şu ilçenin şu restoranında akşam yemeğinde şunu yemiş, şununla birlikte yemiş. Fotoğrafından anladığım kadarıyla da gayet mutlu. Bu kadar. Bir de birbirimizden dinlemeyi unuttuk olanı biteni.

Küçük Mübaşir, büyük dost. Ben insanları dinleme yetimi, insanlara olan tahammülümü kaybettim. Ne kadar çok insanla iletişim kurarsam bir gün içinde o kadar kötü diyorum geçirdiğim güne.

Ha ben de merak ediyorum ne oldu o dört yılda sende. Söyle, anlat. Bir bana anlat gerekirse, kimse okumasın. Ben burada bekliyor olacağım ve inan gerçekten merak ediyorum.

Öpüyorum çillerinden..


Hiç yorum yok: